Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kazakistan'ın başkenti Astana'da düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Devlet Başkanları Konseyi 10. Zirvesi dönüşü uçakta gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Gazze'de Filistinlilere günlerdir zulüm uygulayan İsrail ve Başbakan Binyamin Netanyahu'yu bir kez daha sertçe eleştiren Erdoğan, "Netanyahu hiçbir şekilde bizim için muhatap alınabilir biri değil artık. Onu sildik attık" dedi.

"TÜRK DÜNYASI ARASINDAKİ GÜÇLÜ DAYANIŞMAYI BİR KEZ DAHA ORTAYA KOYDUK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarında şunları kaydetti; "Türk Devletleri Teşkilatımızın 10'uncu zirvesini hamdolsun başarıyla tamamladık. Türk dünyası olarak 1992 senesinde, Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları zirveleri sürecini başlatmıştık. Müşterek gayretlerimizle bu girişimimizi zaman içerisinde olgunlaştırarak, Türk Devletleri Teşkilatı'na dönüştürdük. 6 Şubat'ta yaşadığımız depremlerin ardından tüm üye ve gözlemci devletlerin en üst düzeyde katılımıyla Mart ayında Ankara'da olağanüstü zirve düzenlemiştik. Türk dünyası arasındaki güçlü dayanışmayı bu vesileyle bir kez daha ortaya koyduk.

KAZAKİSTAN'A BAŞSAĞLIĞI DİLEDİ

Deprem felaketi sonrasında yardımımıza koşan kardeşlerimize bir kez daha şükranlarımızı sunmak isterim. Zor günümüzde sergilenen bu dayanışmayı hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız. Malumunuz geçtiğimiz cumartesi günü Kazakistan'ın Karagandı bölgesinde elim bir maden kazası meydana geldi. Bu vesileyle buradan bir kez daha hayatını kaybeden Kazak kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına ve tüm Kazak halkına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum.

"KURUMSALLAŞMAYI PEKİŞTİRECEK ÇEŞİTLİ BELGELER İMZALANDI"

Değerli arkadaşlar, teşkilatımızın hızla kurumsallaşarak, uluslararası arenada yakından takip edilen bölgesel bir yapı haline gelmesi bizler için bir iftihar vesilesidir. Başarılı ev sahipliklerinin yanı sıra şahsıma ve heyetime gösterilen hüsnü kabulden ötürü değerli kardeşim Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Tokayev başta olmak üzere, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. 3 Kasım itibarıyla teşkilatımızın dönem başkanlığını üstlenen Kazakistan'ın bu görevi en iyi şekilde yürüteceğine inanıyorum. Zirve vesilesiyle Türk dünyasının birlik ve beraberliğine yaptığı katkı ve hizmetleri nedeniyle değerli dostum Özbekistan Cumhurbaşkanı Sayın Şevket Mirziyoyev'e Türk Dünyası Ali Nişanı takdim edildi. Yine zirvemiz münasebetiyle kurumsallaşmayı pekiştirecek çeşitli belgeler imzalandı.

"FİLİSTİN'DE YAŞANAN İNSANLIK DRAMINI ZİRVE GÜNDEMİNE TAŞIDIK"

Teşkilatımızın, 'birliğimiz, gücümüzdür' şiarı böylece daha perçinlenmiş, tahkim edilmiş oldu. Zirvede yürütülen mevcut projelerin durumunu da istişare ettik. Yeni iş birliği alanlarının belirlenmesine dair kararlar aldık. Bölgemizin refahını artırmak üzere ekonomi, ticaret, karşılıklı yatırımlar, ulaştırma, enerji gibi alanlarda çalışmalarımızı sürdürmekte kararlıyız. Ulaştırma alanındaki yol haritamız, bölgesel ekonomik kalkınmanın önünü açarak, Türk dünyasının iktisadi ve sosyal entegrasyonunu hızlandıracaktır. Gazze başta olmak üzere, işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan insanlık dramını da zirve gündemine taşıdık. Akan kanı durdurup, kalıcı barışa nasıl katkı sunabileceğimiz konusunda görüş alışverişinde bulunduk.

"TÜRK DÜNYASININ BİRLİĞİ İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ"

Kardeş devletler olarak, uluslararası alanda iş birliğimizi ve dayanışmamızı artırmak noktasında mutabık kaldık. Müteakip zirvenin 2024 yılında Kırgız Cumhuriyeti'nde gerçekleştirilmesini kararlaştırdık. Zirve vesilesiyle katılımcı ülkelerin liderleriyle ikili görüşmelerimiz oldu. Kazakistan'da yaptığımız bütün görüşmelerin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun da taşıyıcı sütunu olan dilde, fikirde, işte birlik düsturuyla Türk dünyasının birliği ve dirliği için çalışmaya devam edeceğiz.

"ARTIK SİYASİ BİRLİKTELİĞİMİZ HAMD OLSUN MEVCUT"

Dünyada malum uzun zamandır, yıllar yılı bir sistem krizi vardı. Bu sistem krizi karşısında Türk devletleri olarak dedik ki, "Öyle bir adım atalım ki, Türk devletleri arasında bir güç birliği oluşsun. Bu güç birliği siyasi, askeri, ekonomik ve ticari boyutları da içersin." Aramızda kültürel noktada zaten bir birlik söz konusuydu. "Bu nasıl olabilir?" diye düşündük. "Olsa olsa mevcut Türk devletlerinin bir araya gelmesiyle mümkün" denildi ve buna yönelik adım atıldı. Bu adımın atılmasıyla beraber de Türk devletleri arasındaki bu birliği, bu dayanışmayı hamdolsun başlatmış olduk. Şu ana kadar da Türk devletleri arasındaki bu dayanışma bu birlik ruhu, söylediğim alanların hepsinde gelişmeye başladı. Şu anda artık siyasi birlikteliğimiz hamd olsun mevcut. Askeri noktada en önemli dayanışmayı zaten malum Karabağ'da gösterdik. Karabağ dünyaya karşı bunun en büyük ispatı oldu. Yani bir devlet, bir millet böyle bir dayanışmayı arkasında görürse neticeyi de alabilir mesajı verildi. Karabağ'da da işte o netice alındı.

Teşkilatımızın dinamizmi artık işlevsiz kalmaya başlayan küresel mekanizmaların boşluğunu kısa zamanda doldurma noktasında bizlere umut veriyor. Türk Devletleri Teşkilatı, uluslararası sistemdeki tıkanıklıkları açmak, etkin ve kalıcı çözümler üretmek için dünyanın yükselen gücü haline gelmektedir. Geleceği ve bugünkünden daha kapsayıcı, daha adil bir dünyayı inşa etmek için daha çok çalışacağız. Çünkü dünyanın umudu Türk Devridir…

"GARANTÖRLÜK GÖREVİNİ ALMAYA HAZIRIZ"

(İsrail-Filistin çatışmasında Türkiye'nin garantörlüğü) Garantörlük konusunu bu olaylar başladığı andan itibaren sürekli söyledik, söylüyoruz. Dedik ki; eğer Türkiye'ye bir garantörlük görevi düşerse biz görevi almaya hazırız, garantör ülke olabiliriz. Kıbrıs'ta, Yunanistan garantör ülke olabiliyor, İngiltere garantör ülke olabiliyor, Türkiye haliyle garantör ülke ise, Gazze'de neden benzeri bir yapı olmasın? Gazze'de Türkiye'nin garantör ülke olmasından daha tabii ne olabilir? Yani biz orada da garantör ülke rolünü üstlenebiliriz. Bunun şekli ne olur onu olaylar gösterir, onu zaman gösterir. Bunun güvenlik boyutu da olur, siyasi boyutu zaten olacaktır ve bütün bunlarla beraber tarihi ve kültürel boyutu da var zaten. Bu tarihi arkaplanın şekillendirdiği bir yapı söz konusu ve Türkiye olarak bizim başat bir rol üstlenmemiz gerekir. Bu da tarihle bugünü ve geleceği adeta şekillendiren bir gelişme olacaktır.

"GAZZE'DE İÇME SUYU, KANALİZASYON PROBLEMİ VAR"

Bölgeye giden arkadaşlarımız yaralıların tedavisi için neler yapılabilir bunun arayışı içinde. Gıdaların depolanmasında şu an bir sıkıntı yok, şu anda Gazze'ye giden miktara göre depolanan miktar fazlasıyla mevcut. Şu an önceliğimiz giden yardımların tümünün Gazze'ye ulaşması ancak İsrail buna izin vermiyor. Böyle bir sıkıntı da var. AFAD Başkanımızla görüştüm. Bugün yaptığım görüşmede sıkıntı hala devam ediyordu. Gazze'deki insani şartlar giderek ağırlaşıyor. Özellikle içme suyu problemi yaygın hastalıkların da ortaya çıkmasına sebep oluyor. Kanalizasyon problemi var. Bu kadar bombaya kanalizasyon dayanır mı? Gazze'de sağlık sistemini bilerek çökertmeye çalışan İsrail ve bu zulme göz yuman uluslararası toplum sivilleri, hastaları, bakıma muhtaç bebekleri ölüme terk ediyor.

"GAZZE'Yİ YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ"

Biliyorsunuz bölgede elektrik yok, altyapı harap halde, hastaneler güvenli değil, tıbbi altyapı yetersiz. Hatta artık ameliyatların dahi hastaları uyuşturmadan yapılmak zorunda kalındığını biliyoruz. Biz hastaların tedavisi için sahra hastaneleri kurmaktan tutun, gemi hastane göndermeye varıncaya kadar tüm hazırlıklarımızı yaptık. Hatta yaralıların ve hastaların Türkiye'ye nakilleri konusunda da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hem bölge ülkeleri ile hem de Dünya Sağlık Örgütü gibi kuruluşlarla da temas halindeyiz. Biz Gazze'yi yalnız, çaresiz bırakmayacağız. Mısır'a doktor dahil her türlü tıbbi ekipmanı gönderdik, daha göndereceklerimiz de bulunuyor. Yeter ki insani ateşkesi sağlayalım ve onu kalıcı ateşkese dönüştürebilelim.

"NETANYAHU SİLDİK ATTIK"

Benim (İsrail ile) şu anda bir temasım yok. MİT Başkanımız İbrahim Kalın İsrail tarafıyla görüşüyor. Tabii ki Filistin'le ve Hamas'la da görüşüyor. Şunu söyleyeyim, Netanyahu hiçbir şekilde bizim için muhatap alınabilir biri değil artık. Onu sildik attık. Bu konudaki kararı İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'nde yapacağımız görüşmelerle vereceğim. Oradaki havayı bir görelim. Ama bunun dışında bağları tamamen koparmak, hele hele uluslararası diplomaside öyle bir şey olmaz. Onun için gerek Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, gerek Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın ve gerek diğer bakan arkadaşlarımla, diplomasinin bütün imkanlarını kullanıyoruz ve buna devam edeceğiz. Bizim temel amacımız İsrail-Filistin meselesinde nihai barışı tesis edebilmek. Bunun için girişimler yapıyor, formüller geliştiriyoruz ve buna da devam edeceğiz. Akan kanın durması, barışın tesisi için ne gerekiyorsa yapmakta kararlıyız. Amacımız bölgemizi de ülkemizi de rahatlatacak kalıcı ve sürdürülebilir bir barışa ulaşmaktır. Bunu sağlamak için çağrılar yapıyoruz, mesela ilgili tüm tarafları bir konferansta buluşturmak istiyoruz. (HABER MERKEZİ)

Haziran 2025’te En Çok Konuşulan Oyuncular
Haziran 2025’te En Çok Konuşulan Oyuncular
İçeriği Görüntüle

Muhabir: Haber Merkezi