Uşaklı Haldun Temel Ersan sosyal medya hesabında Uşak’ta “İrfan Baba” olarak tanınan Ahmet Tahir Efendi’yi paylaştı. Ersan, yaptığı paylaşımda; “Eski Uşak’ta, 1921 yılında çekilmiş fotoğrafta o zamanın en modern okulu olan Gülşen-i İrfan Mektebinin kurucusu, müdürü, muallimi Ahmet Tahir Efendi, okulun muallimleri ve öğrencilerinin bir kısmı görülmektedir. Ahmet Tahir Efendinin kucağındaki çocuk 1918 doğumlu oğlu Orhan Dengiz’dir. Fotoğrafın çekiminden bir yıl sonra Yunan ordusu mağlup olarak Uşak’tan kaçarken 31 Ağustosu 1922’yi 1 Eylül 1922’ye bağlayan gecede Ahmet Tahir Efendi’yi ve kızını şehit ederler, mektebi ve evini yakarlar. Fotoğraf için Cavit Sarıkaya’ya teşekkür ediyorum. Ahmet Tahir Efendi Uşak’ta ilk mektebi açan zat olmakla beraber, Uşak maarif olgunluğunu Gülşen-i İrfan’da bulduğu için o aynı zamanda memleketin ilk ‘İrfan Babası’sayılmış ve ömrünü bu irfan ile yaşamıştır (Uşak 1967 İl Yıllığı). Gülşen-i İrfan Mektebi 1899’da kurulmuş, 23 yıl sonra 1922 yılında Ahmet Tahir Efendi’nin şahadeti ile kapanmıştır.

BBP Uşak’tan, Sağlık Müdürüne Ziyaret
BBP Uşak’tan, Sağlık Müdürüne Ziyaret
İçeriği Görüntüle

Uşakta Gülşen-i irfan okulu kurucusu Ahmet Tahir Efendi’nin ne yazık ki bir mezarı olmadığını dile getiriyorum. Ahmet Tahir Efendi’nin mezarı bugünkü Orhan Dengiz Anadolu Lisesi’nin bulunduğu yerde aile mezarlığında yer almaktayken şehir içindeki mezarlıkların kaldırılması kararının alınmasından sonra şehrin kuzeyinde yer alan Karadede Mezarlığına nakledilmiştir. Hatta hocanın naaşı buradaki küçük bir meşe ağacının altına defnedilmiştir. Daha sonra bu mezarlık arsa haline dönüşünce hocanın mezarının yerini tespit etmek mümkün olmamıştır. Mezarının ortadan kaybolması üzerine Orhan Dengiz’in Dayısı Hüseyin Hilmi Akbay’a yazdığı mektuba, Akbay’ın yazdığı cevap yine Ahmet Tahir Efendi’nin Uşaklılar için değerini gösteren bir vesikadır. Akbay mektubunda Dengiz’e;

‘Oğlum, mektubunun birisinde merhum pederinize ait mezarı bulamadığınızdan müteessir olduğunuzu okudum. Bundan ben de mütehassis ve müteessirim. Ama ne yapalım gerduş-ı eyyam her şeyi unutturuyorsa da hepimizin ve onu çok sevenlerin kusurlarımız var. Lakin onun kalbi cümlenin kalbidir. Onun kabri bütün bir kabristandır, bütün memlekettir hatta. Erbâb-ı ilim ve irfanın kalbidir. Esasen o mübarek şehittir. Şehitlerin kabir taşı falan olur mu? Onların makamları alay-ı alenidir. Taş falan şöyle dursun şehitler kefensiz olarak elbiseleriyle defnolunurlar. Hatta yıkanmazlar bile. Oğlum, bu fani dünyada neyin ehemmiyeti var ki nişane olan mezar taşının kıymeti olsun?’ yazmıştır.

Ahmet Tahir Efendi gibi babası Çallı Ömer Efendinin mezarı da aynı şekilde aile mezarlığından taşınma sırasında kaybolmuştur. Yalnız mezar taşı çok büyük olduğu için götürülememiş ve Uşak Müzesi bahçesine konulmuştur. Bu yazıyı yazarken yararlandığım kaynak; Uşak’ta İttihatçı Bir Mektep Müdürü: Ahmet Tahir Efendi (1876-1922) Mehmet Salih Erkek’e aittir. Son olarak bu mezarlar, aile mezarlığından diğer mezarlıklara taşınırken sorumlular bir mezar taşı yaptıramamışlar mı?” ifadelerini kullandı.