Uşak Belediyesi Kent Belleği Projesi Sorumlusu ve Uşak Araştırmaları Derneği Başkanı Ömer Aşcı, 1 Nisan 1921 tarihine dair acı hatıraları yeniden gündeme taşıdı. Batı Cephesi Komutanlığı tarafından hazırlanan Tetkik-i Mezalim raporlarına atıfta bulunan Aşcı, Yunan işgali altındaki Uşak’ta yaşanan insanlık dışı uygulamaları, belgeler ışığında kamuoyuna aktardı.
Yunan Küçük Asya Ordusu’nun, 1 Nisan 1921 sabahı Uşak kırsalında gerçekleştirdiği saldırılar, resmi kayıtlara vahşet olarak geçti. Tarlasında çalışan Yörük ailelerine yönelik saldırıda, iki erkek işkenceyle şehit edildi; bir kadın süngüyle parçalanarak öldürüldü, bir diğeri ise esir alındı. Aynı gün Uşak Müslüman Mezarlığı’nda işlenen cinayetlerin, “insanlık vicdanını titretecek boyutta” olduğu belirtildi. Zulüm yalnızca kırsalda değil, şehir merkezinde de sistematik bir hal aldı. Ev baskınları, yağmalar, işkenceler ve sivil halka yönelik sindirme politikaları, halkı Kuvayi Milliye ile dayanışmaya sevk etti.
Uşak eşrafından Kadir Efendi, Kerim Efendi, Derviş Mehmet Ağa ve Kadayıfçı İsmail Ağa gibi vatanseverler, Mustafa Kemal Paşa’nın birliklerine gizli istihbarat ileten yerel bir direniş ağı oluşturdu. Hazırlanan raporlar, tütün çuvallarında, çamaşır iplerinde ya da uçkur dikişlerinde saklanarak Afyon’daki Türk birliklerine ulaştırılmaya çalışıldı. Ancak bir operasyon sırasında Mahmut isimli bir istihbarat taşıyıcısı, sınır geçişi sırasında yakalandı. İşkenceye rağmen suskun kalan Mahmut’un gizlediği belge, taş altından çıkarıldıktan sonra ele geçirildi. Yazının Kadir Efendi’nin el yazısı ile benzerliği dikkat çekince, yerel tutuklamalar başladı.
Kadir Efendi sabun çuvallarının arkasına yapılmış gizli bir bölmede saklansa da Yunan askerlerinin sıkı denetimleri sonucu dükkânında yakalandı. Üzerinde Hâkimiyet-i Milliye gazetesi ve Mustafa Kemal’in bir fotoğrafı bulunması, duruşmalar sırasında aleyhine delil olarak kullanıldı. Tutuklanan direnişçiler, Ciğerlerin Hacı Mehmet Efendi’nin evinde kurulan Yunan Harp Divanı’nda yargılandı. Kerim Efendi, raporu kendisinin yazdığını kabul etse de tüm sanıklar için idam kararı verildi.
İdam hükmünün ardından kentteki Müslüman kadınların devreye girdiği tarihi bir girişim yaşandı. Kerim Efendi’nin eşi Zeynep Hanım’ın ablası Saadet Hanım, af talebinde bulunmak için Yunan 1. Kolordu Komutanı Yarbay Georgios Kondylis ile yüz yüze görüştü. Zeynep Hanımların evinde konaklayan Kondylis, Saadet Hanım’ın Rumca yaptığı af talebine sert bir çıkışla karşılık verdi. "Buralar artık Yunanistan toprağı, Türklerin dönmesine imkân yok" diyen general, Saadet Hanım’dan yüzünü açmasını istedi. Ancak Saadet Hanım, "Ben Türk’üm ve Müslüman’ım. Bu kıyafet sizin gibilere bizim iffet örtümüzdür" diyerek tarihe geçen bir yanıt verdi.
Aşcı, bu yaşananların yalnızca bir şehir tarihinden ibaret olmadığını, aynı zamanda bir milletin onur ve direnç arşivi olduğunu belirtti. Uşak’ın direniş hafızasında bu isimlerin unutulmaması gerektiğini ifade eden Aşcı, belgelerin ve tanıklıkların hem yerel tarih bilinci hem de milli hafıza açısından kıymetli olduğunu vurguladı.