Birleşmiş Milletler’in Cenevre’deki merkezinde düzenlenen basın toplantısında konuşan UNICEF İletişim Müdürü Tess Ingram, Gazze’de savaşın hamile ve emziren kadınlar üzerinde yarattığı ağır sonuçların giderek büyüdüğünü, bunun da bebek ölümlerinde keskin bir artışa yol açtığını söyledi. Ingram, savaş boyunca en az 165 çocuğun yetersiz beslenmeye bağlı nedenlerle hayatını kaybettiğini hatırlatarak, asıl görünmeyen tablonun hamile kadınlar arasındaki yaygın beslenme bozukluğu olduğunu vurguladı.

UNICEF’in sahadan aktardığı verilere göre, yetersiz beslenen annelerin düşük doğum ağırlığı veya prematüre bebek dünyaya getirme ihtimali katlanarak arttı. 2022 yılında ayda ortalama 250 olan düşük doğum ağırlıklı bebek sayısı, 2025’in ilk yarısında 300’e yükseldi. Ateşkes öncesi Temmuz–Eylül döneminde ise bu rakam ayda 460’a çıkarak savaş öncesi ortalamanın neredeyse iki katına ulaştı. Ingram, doğduğunda 1 kilogramın altında olan bebeklerle karşılaştıklarını, bu bebeklerin yaşam mücadelesinin sağlık sisteminin çöküşü nedeniyle daha da zorlaştığını dile getirdi.

Gazze’de düşük doğum ağırlıklı bebeklerin ölüm riski normal doğan bebeklere göre 20 kat daha yüksek. Ancak hastanelerin büyük bölümü tahrip edilmiş durumda; sağlık personeli yerinden edilmiş, kritik tıbbi malzemelerin bölgeye girişine yönelik kısıtlamalar ise bakım kapasitesini ciddi biçimde azaltıyor. UNICEF verileri, yenidoğan ölümlerinde yüzde 75’lik bir artış yaşandığını, Temmuz–Eylül 2025 döneminde ayda ortalama 47 bebeğin doğumun ilk gününde yaşamını kaybettiğini gösteriyor.

Hamile kadınlar için tablo daha da ağır. UNICEF ve ortakları tarafından taranan kadınların yüzde 38’ine akut yetersiz beslenme teşhisi konuldu. Yalnızca Ekim 2025’te 8.300 hamile ve emziren kadına tedavi sağlandı; bu, günde yaklaşık 270 vakaya denk geliyor. Ingram, “Ekim 2023’e kadar bu ölçekte bir yetersiz beslenme sorunu yoktu” diyerek savaşın yarattığı yıkımı ortaya koydu. Ingram, Gazze’de görüştüğü annelerin büyük bölümünün yerinden edilme, açlık, yetersiz tıbbi destek ve saldırılarla kesintiye uğrayan hamilelik süreçlerini anlattığını, birçoğunun sevdiklerini kaybettikleri için terapi niteliğinde gözyaşlarına boğulduğunu aktardı. Prematüre doğan bebeklerin hayatta kalma mücadelesi, savaşın görünmeyen sonuçlarından biri olarak her gün karşısına çıkıyordu.

UNICEF sahada kapasiteyi artırmak için çalışmalarını sürdürüyor. Ateşkesin ardından bölgeye 20 kuvöz, 20 solunum cihazı, 15 hasta monitörü ve çeşitli hayat kurtarıcı ekipman ulaştırıldı. Besin takviyesi programları kapsamında 45 binden fazla hamile ve emziren kadına destek verilirken, 150 binden fazla çocuk yetersiz beslenme taramasından geçirildi ve 14 bini tedavi altına alındı.

Ancak Ingram, daha fazla yardım girişi sağlanmadığı takdirde bu çalışmaların etkisinin sınırlı kalacağını belirterek, Gazze’de hem tıbbi ekipman hem de besleyici gıda tedarikinin acilen artırılması gerektiğini vurguladı. Ayrıca ateşkesin gerçek güvenliğe dönüşmesi gerektiğini söyleyen Ingram, “Ateşkesin başladığı sekiz haftada 70’ten fazla çocuk hayatını kaybetti. Saldırıların durması ve çocukların artık öldürülmemesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

UNICEF yetkilisi, savaşın anne-bebek sağlığı üzerindeki etkilerinin kuşaklar boyu sürecek izler bıraktığını belirterek, “Hiçbir çocuk ilk nefesini almadan savaşın izlerini taşımamalıydı; ancak Gazze’de bu yıkım yardım kısıtlamalarıyla daha da ağırlaştı. Uluslararası insancıl hukuk uygulanmış olsaydı, yaşanan acıların büyük bir bölümü önlenebilirdi” dedi.

Muhabir: HABER MERKEZİ