Uşak’ın Sessiz Taşları Konuşuyor

Uşak kırsalında gerçekleştirilen kültürel keşif yürüyüşlerinde, geçmişle bugün arasında derin bağlar kuran izler bir kez daha ortaya çıktı. Uşak Tanıtım ve Kültür Gönüllüleri Derneği'nin fotoğrafçısı Alp Arslan Dur, “Taşa Yazılan Sır – 1816’dan Ötelere...” başlığıyla yaptığı açıklamada, yüzeyine tarih kazınmış bir kaya keşfettiklerini duyurdu.

Tarih, Kayalara Nakşedilmiş

Selendi’de İlk Kez Cirit ve Tütün Festivali Coşkusu
Selendi’de İlk Kez Cirit ve Tütün Festivali Coşkusu
İçeriği Görüntüle

Dur, bölgede yürütülen görsel belgeleme sırasında yalnızca tarih öncesi kaya resimlerine değil, Osmanlı dönemine tarihlenen ve 1816 yılı işlenmiş bir yazıta da ulaştıklarını belirtti. Kayaya kazınmış bu tarih, bilinmeyen bir ziyaretin, görev emrinin ya da veda anısının sessiz tanığı olabilir. “Av sahneleri, mızrak tutan eller, savaş düzenleri... Tüm bu tasvirler birer kültürel kod. Ama bu tarih, başka bir şey anlatıyor. Belki de bir asker, bir yolcu ya da bir âşık oradaydı. Sebebini bilmiyoruz. Ama iz orada, taşın belleğinde duruyor.” sözleriyle duygularını paylaştı.

Taşlarla Yazılmış Sessiz Günlükler

Uşak’ın taşlık coğrafyasında keşfedilen bu tür işaretler, Türklerin kadim geleneği olan kaya yazılarıyla geçmişle bağ kurma anlayışının sürdüğünü gösteriyor. Göçebe dönemlerden yerleşik yaşama geçişin izlerini taşıyan bu yapılar, aynı zamanda kültürel sürekliliğin de göstergesi. Alp Arslan Dur, “Bu topraklarda taşlar konuşur. Türk, geçmişi hep kayalara kazıdı. Göçebe zamanların hafızası sabit taşlara emanet edildi. Şimdi biz, o emanetleri okuyarak yeniden anlamlandırıyoruz,” diyerek yapılan çalışmanın anlamını vurguladı.

Uşak, Zamanın ve Taşın Kesiştiği Nokta

Uşak Tanıtım ve Kültür Gönüllüleri Derneği’nin yürüttüğü bu tür yerel keşifler, kentin kültürel envanterine önemli katkılar sunarken, Uşak'ın sadece sanayi ve dokuma ile değil, derin tarih katmanlarıyla da anılması gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Muhabir: GÜLCAN AYDOĞDULU