İstanbul Rumeli Üniversitesi Ağız ve Diş Sağlığı Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Melike Özlem Eken, anne adaylarının beslenme düzeni ve ağız bakım alışkanlıklarının, bebeğin diş gelişimini doğrudan etkilediğini söyledi. Eken, toplumda yaygın olan “Her bebek bir diş götürür” inanışının yanlış olduğunu vurgulayarak, gebelikte doğru beslenmenin anne ve bebek sağlığı için hayati önem taşıdığını ifade etti.

G O R S E L 130115501Diş gelişimi anne karnında başlıyor

Hormonal değişimlerin, diş çürüğüne zemin hazırladığını belirten Eken şöyle konuştu:

“Gebelikte ağız hijyeninin korunması için protein, A-C-D vitaminleri ve kalsiyumdan zengin gıdalar mutlaka yeterli düzeyde alınmalı. Gerektiğinde doktor kontrolünde vitamin desteği yapılmalı ve diş hekimi kontrolleri aksatılmamalıdır.”

Eken, gebelikte yaşanan diş eti hastalıklarının erken doğum ve düşük doğum ağırlığı riskini artırdığına dikkat çekerek, anne adaylarının bu dönemde daha özenli bir ağız bakım rutini oluşturması gerektiğini ifade etti. Ailelerin ağız ve diş sağlığı konusundaki bilgi düzeyinin, çocukların gelecekteki diş sağlığını doğrudan belirlediğini de ekledi.

Beslenme, ağız sağlığının aynası

Ağız ve diş sağlığı ile beslenme arasında ayrılmaz bir bağ olduğunu söyleyen Eken, özellikle şekerli ve asitli gıdaların çürük riskini artırdığına dikkat çekti:

“Bu tür gıdalar mümkünse ana öğünlerde tüketilmeli. Ara öğünlerde ise elma ve havuç gibi dişleri doğal şekilde temizleyen besinler tercih edilebilir.”

Şekerli yiyecekler sonrası fırçalama imkanı yoksa, ağzın suyla çalkalanması veya su içilmesi gerektiğini hatırlatan Eken, peynir ve yer fıstığının ağız içi asit dengesini düzenleyerek dişler için koruyucu bir etki oluşturduğunu söyledi. Rafine edilmemiş hububat ve kepekli ürünlerin tercih edilmesinin de diş sağlığına katkı sağladığını ifade etti.

İki dakikalık fırçalama ömrü uzatıyor

Ağız sağlığının temelinin düzenli fırçalama olduğuna dikkat çeken Eken, günde iki kez ve en az iki dakika fırçalama kuralının önemini vurguladı. Araştırmaların Türkiye’de günde iki kez diş fırçalayanların oranının yüzde 36, ortalama fırçalama süresinin ise 30 saniye olduğunu gösterdiğini belirterek, “Bu tablo çürüklerin neden bu kadar yaygın olduğunun somut bir göstergesi” dedi.

En sık yapılan hatanın, yalnızca ön yüzeylerin temizlenip arka ve iç yüzeylerin ihmal edilmesi olduğunu belirten Eken, özellikle gece yatmadan önce kapsamlı bir fırçalamanın vazgeçilmez olduğunu söyledi.

Doğru fırça seçimi, doğru alışkanlık

Türkiye’de diş macunu tüketim oranlarının düşük olduğuna değinen Eken, Almanya’da kişi başına yıllık diş macunu tüketiminin 457 ml, Türkiye’de ise sadece 85 ml olduğunu hatırlattı.

Evlerin yaklaşık dörtte birinde diş macununun düzenli kullanılmadığını açıklayan Eken, şu önerilerde bulundu:

Fırça başlığı küçük olmalı

Kıllar yumuşak veya orta sertlikte olmalı

Fırçalar en geç üç ayda bir değiştirilmeli

Enfeksiyon sonrası mutlaka yeni fırça kullanılmalı

Ayrıca arayüz fırçaları ve diş ipinin günlük kullanımının ağız hijyenini tamamladığını; florlu macunların ise diş minesini güçlendirerek çürüğe karşı koruma sağladığını belirtti.

Diş hekimi kontrolleri kişiye özel planlanmalı

Eken, FDI’ın altı ayda bir muayene kuralı yerine kişiye özel kontrol aralıklarını önerdiğini belirterek, çocuklar, hamileler, diyabet hastaları, sigara içenler ve diş eti problemi olan bireylerin daha sık hekim kontrolü yaptırması gerektiğini ifade etti. Türkiye’de bir kişinin yılda ortalama 0,62 kez diş hekimine gittiğini, Avrupa’da ise bu sayının yılda beş muayene olduğunu hatırlatarak düzenli kontrollerin erken tanı açısından önemini vurguladı.

Ağız sağlığı tüm vücudu etkiliyor

Ağız ve diş sağlığının kalp, böbrek, akciğer gibi hayati organları doğrudan etkilediğini belirten Eken, diş eti hastalıklarının kana karışan bakteriler yoluyla ciddi enfeksiyonlara neden olabileceğini ifade etti. Diyabetin ağız sağlığını olumsuz etkilediğini, diş eti enfeksiyonlarının da kan şekeri kontrolünü zorlaştırdığını söyleyen Eken, bu iki yönlü ilişkinin ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca son araştırmaların, kronik diş eti iltihaplarının Alzheimer riskini artırabileceğine işaret ettiğini belirtti. Eksik dişlerin ve diş eti hastalıklarının çiğneme fonksiyonunu bozarak sindirim sorunlarına yol açabileceğini; kötü ağız kokusu ve estetik kaygıların da bireylerin psikolojik sağlığını olumsuz etkilediğini söyledi.

Muhabir: HABER MERKEZİ