(ÖZEL HABER) - Uşak’ta 1841 tarihli Mushaf’ın ardındaki sessiz dua gün yüzüne çıktı. Uşaklı araştırmacı ve belgeselci Alp Arslan Dur, Uşak Kent Tarihi Müzesi’nde yer alan mütevazı bir Mushaf üzerine yaptığı çalışmanın sonuçlarını paylaştı. Her gün onlarca kişinin vitrin önünden geçtiği bu eser, asıl değerini sayfalarının sonunda yer alan küçük bir notla ortaya koyuyor. Mushaf’ın son satırında yer alan “Ketebehü’l fakîrü’l hakîr, Rahmet-i Rabbine muhtaç kul, Es-Seyyid Hafız Ömer el-Uşşâkî” ifadeleri, hattatın derin tevazu anlayışını ve Kur’an’a adanmışlığını gözler önüne seriyor. Hicri 1257, milâdî 1841 tarihli eser; tezhibi ve başlıkları sade olsa da, satırlarındaki titremeyle bir ustanın gönül dünyasını hissettiriyor.

Uşaklı Hattatın 52’nci Mushaf’ı
Araştırma sonuçlarına göre eser, Hafız Ömer Efendi’nin yazdığı 52’nci Mushaf. Dur, bunun bir ömür boyunca süren titiz bir emek ve ibadet hassasiyetinin göstergesi olduğunu belirterek, “Her bir Mushaf bir nefes, bir dua, bir ömür izi taşıyor” değerlendirmesinde bulundu. Hafız Ömer Efendi’nin hocası ise Ulubeyli âlim Hacı Hafız Mustafa en-Nafevî. Uşak’ın tarihî ilim geleneğini besleyen bu hattatlar zinciri, bölgenin kültürel mirasını da şekillendiriyor.
İsmi iki asır sonra yeniden rahmetle anıldı
Alp Arslan Dur, satırlara gizlenen bu tevazu ifadesinin asıl mirasının, “Bir insanın adının iki asır sonra bile rahmetle anılması” olduğunu söyledi. Uşşâkî kimliğinin bu topraklarda hâlâ yaşayan bir kültürel hat oluşturduğunu vurguladı. Eserin ortaya çıkarılmasının ardından Dur’un kaleme aldığı dizeler,
Uşak’ın hat geleneğine duyulan bağlılığı yansıtıyor: “Bir gönülde büyüdük, dua olur yankımız; Uşşâkileriz…”

Müze ve uzmanlardan bilimsel katkı
Bu değerli eserin gün yüzüne çıkmasında birçok ismin önemli katkısı bulundu. Uşak Kent Tarihi Müzesi Müdürü Cengiz Doğan, Mushaf’ın korunması ve görünür kılınmasındaki çalışmalarıyla takdir topladı.
Transkripsiyon sürecini yürüten Ahmet Yılmaz, satırlardaki ruhu titizlikle çözümlerken; ilmî değerlendirmeleriyle Mustafa Kuzucuk, bağlamı detaylandırdı. Tarihi bilgileri tamamlayan Ömer Kahya ise Uşak’ın ilim geleneğini derinleştiren görüşleriyle çalışmaya katkı sundu. Alp Arslan Dur, “Bu satırlar sadece bir hattatın değil, Uşak’ın kültürel hafızasının nefesidir” diyerek emeği geçenlere teşekkür etti.


