Dünya kuru üzüm piyasasında belirleyici konumunu yıllardır koruyan Türkiye, 2025 yılında da sektörün açık ara lideri olmaya hazırlanıyor. Küresel üretimin iklim koşullarına bağlı olarak yüzde 7 gerilediği dönemde Türkiye, 145 bin tonluk ihracat hacmiyle dünya ihracatının yüzde 30’unu tek başına gerçekleştirecek. Böylece çekirdeksiz kuru üzümde hem üretimde hem de küresel ticarette liderlik pozisyonu bir kez daha pekişmiş olacak.
Güney Afrika’nın Upington kentinde düzenlenen 65. Çekirdeksiz Kuru Üzüm Üretici Ülkeler Konferansı’nda açıklanan veriler, kuzey yarımküredeki üretimin iklim krizi nedeniyle yüzde 23 düşerek 908 bin tondan 701 bin tona gerilediğini ortaya koydu. Buna karşılık güney yarımkürede üretim yüzde 22 artış gösterdi. Türkiye ise 165 bin tonluk üretimle dünya genelinde lider konumunu korurken ihracatta da en güçlü tedarikçi olmayı sürdürüyor.
Konferansa Türkiye adına katılan Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin değerlendirmesinde, küresel pazarda toplam 486 bin 802 tonluk ihracat öngörüldüğü, Türkiye’nin ise 145 bin tonluk hedefiyle dünya pazarından üçte bir pay alacağı vurgulandı. Uzmanlar, sektörün sürdürülebilir büyümesi için uluslararası ortak bir tanıtım kampanyasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi.
Konferansta öne çıkan kritik başlıklar arasında, üretici ve alıcı ülkeleri kapsayan küresel tanıtım programı, piyasa şeffaflığını artıracak ortak dijital veri platformu ve pestisit düzenlemelerinde öngörülebilirlik ihtiyacı yer aldı. Delegeler, üretim döneminde uygulanan yasal limitlerin geriye dönük değiştirilmesinin ticareti zorlaştırdığını belirterek tüm ülkeleri kapsayan ortak bir tutum belgesinin hazırlanmasına karar verdi.
Program kapsamında Arjantin, Avustralya, Hindistan, Türkiye, Güney Afrika, Yunanistan, Şili ve ABD temsilcileri sunumlar yaptı. Katılımcılar ayrıca Kakamas bölgesindeki bağ ve işleme tesislerini ziyaret ederek yerel üretim yöntemlerini yerinde inceleme fırsatı buldu. Konferans, dünya kuru üzüm sektöründe şeffaflık, veri paylaşımı ve uluslararası iş birliği konusunda güçlü bir ortak irade ortaya koyarken, Türkiye’nin hem üretimde hem ihracatta lider konumunun uzun yıllar daha sürmesini sağlayacak stratejik adımları gündeme taşıdı. (EİB)