Uşak Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü Kent Belleği Projesi Sorumlusu Ömer Aşcı, şehrin yakın tarihine ışık tutan yeni bir belgeyi daha kamuoyuyla paylaştı. Aşcı'nın yaptığı açıklamada, 2 Eylül 1922 tarihinde Uşak’ta esir düşen Yunan askerlerinden Hristos A. Spanomanolis’in günlüğüne yer verildi. Spanomanolis’in satırları, Kurtuluş Savaşı’nın son günlerinde Uşak’taki esir kampında yaşananlara dair çarpıcı ve dramatize edilmiş bir bakış sunuyor. Uşak, 1919-1922 yılları arasında yaklaşık iki yıl boyunca Yunan işgali altında kaldı. Bu süreçte köyleriyle birlikte yaklaşık 90 bin nüfusa sahip olan Uşak Kazası, ağır bir tahribata maruz kaldı. Proje yetkililerince aktarılan bilgilere göre, Yunan işgali süresince Uşak ve çevresinde 10 bine yakın sivilin öldürüldüğü belgelerle sabit. Ömer Aşcı, “Yunan Ordusu Anadolu’dan çekilirken birçok köyü yakmış, sivil halka yönelik sistematik şiddet, yağma ve tecavüz olaylarına karışmıştır. Ancak esaret altına giren Yunan askerlerinin kaleme aldığı hatıralar, yaşadıkları süreci abartılı ve tek taraflı bir şekilde yansıtarak tarihî gerçekliği çarpıtma eğilimindedir” ifadelerini kullandı.
Spanomanolis’in 2, 4 ve 8 Eylül 1922 tarihli günlüklerinde Uşak’taki esaret sürecinde yaşadıklarını şu şekilde anlattığı aktarılıyor:
2 Eylül 1922: “Uşak’a yaklaşırken yerel halkın öfkesiyle karşılaştık. Ellerine geçen taş, sopa, demir ne varsa bize attılar. Hatta çocukların bile bıçak taşıdığına şahit oldum...”
4 Eylül 1922: “Bazı esirler susuzluktan delirerek tuvalet sularını içmeye başladı. Gardiyanlar bu manzaraya gülerek karşılık verdiler...”
8 Eylül 1922: “Kamp çevresine makineli tüfekler yerleştirildi. Esirler ölümün kurtuluş olabileceğini konuşuyordu. Ancak toplu infaz emri sonradan Kemal Paşa tarafından iptal edildi...”
Ömer Aşcı, açıklamasının devamında, belgelerin tek taraflı tanıklıklar içerdiğini ve savaşın psikolojik izlerinin esir ifadelerine yoğun şekilde yansıdığını belirtti. “Kent Belleği Projesi olarak bu belgeleri yalnızca birer tarihî doküman olarak sunuyoruz. Ancak tarihî olayların analizinde hem sivil halkın yaşadıkları hem de savaş suçlarının boyutu çok yönlü olarak ele alınmalıdır” dedi.