Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), 20. yılı kapsamında düzenlediği Ege Ekoloji Kervanı ile Uşak’a geldi. 2005’ten bu yana toprağı, suyu, havayı ve kültürel mirası korumak için mücadele eden platform, bölgedeki çevre hareketleriyle buluşarak ekolojik sorunlara dikkat çekti. EGEÇEP; Ege Bölgesi’ndeki çevre örgütleri, meslek odaları, demokratik kitle örgütleri, yerel inisiyatifler ve bireylerden oluşan gönüllü bir dayanışma ağı olarak, ekolojik yıkıma neden olan projelere karşı bilime, demokratik katılıma ve barışçıl yöntemlere dayalı bir mücadele yürütüyor. Platform, sürdürülebilir kalkınma yerine sürdürülebilir yaşamı savunuyor.
Kervanın ilk durağı Uşak oldu
yıl etkinlikleri kapsamında yola çıkan Ekoloji Kervanı, 15 Kasım Cumartesi günü Uşak Stadı’nda bir araya geldi. Buradan Anıt’a yürüyen yaşam savunucuları, Murat Dağı başta olmak üzere bölgedeki ekolojik tehditlere karşı dayanışmayı büyütme çağrısı yaptı. Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açılan 7554 Sayılı Yasa, Uşak ve Kütahya başta olmak üzere geniş bir bölgede “ölüm yasası” olarak nitelendiriliyor. Bu düzenleme sonrasında, MAPEG verilerine göre Gediz, Sakarya, Menderes Nehirleri ile Porsuk Çayı’nı besleyen Murat Dağı’nın tamamı IV. Grup madenlere ruhsatlandırılmış durumda. Kışladağ Altın Madeni’nin Uşak’ta yarattığı susuzluk krizi ise bu tehlikeyi somut biçimde ortaya koyuyor.
Uşak’ta ‘su ve hayat’ vurgusu
Murat Dağı Yok Olmasın Platformu bileşenleri adına açıklama yapan Funda Öz Akcura, su sorununun artık bölgesel değil, ulusal ölçekte bir varlık-yokluk meselesine dönüştüğünü vurguladı. Öz Akcura, Uşak’ın son aylarda Türkiye’nin yaşayacağı su krizinin erken örneğini yaşadığını belirterek şunları söyledi:
“Suyumuz yok. Ülkenin batısı çoktan su fakiri oldu. Akarçay, Kütahya Gediz ve Menderes havzalarında kişi başına düşen su miktarı 500 m³’ü bile bulmuyor. Bu durum artık su fakirliğini değil, su sefaletini ifade ediyor.”
Açıklamada, TBMM’de kabul edilen Maden Yasası’nın su havzalarını IV. grup madenciliğe açarak doğal varlıkları tehdit ettiği, bunun en ağır örneklerinden birinin Kışladağ Altın Madeni olduğu ifade edildi. Öz Akcura, Valilik tarafından Çevre Gönüllüleri Derneği’nin Kışladağ İzleme Denetleme Kurulu’ndan çıkarılmasını eleştirerek, “Madenin halkla birlikte kurulacak bir komisyon tarafından denetleneceği sözleri ortadayken sivil iradenin dışlanması kabul edilemez” dedi.
“Tek vücut olursak başarırız”
Maden şirketlerinin bölgeyi susuzlaştırdığını kendi raporlarında dahi itiraf ettiğini hatırlatan Öz Akcura, Murat Dağı’nın korunmasının yaşamsal önem taşıdığını belirtti:
“Murat Dağı’nı madencilere vermeyeceğiz. Bu dağ madencilikten tamamen arındırılmalı. Bu sadece Uşak’ın değil, 85 milyon insanın yaşam hakkı mücadelesidir. Su ve gıdaya erişim hakkı için tek vücut olmalıyız.”
Kervan bölgedeki sorunlara dikkat çekiyor
Ekoloji Kervanı, Uşak’tan sonra Manisa, Selçuk, Söke, Bafa köyleri ve Akbelen Ormanı’nda çevre örgütleriyle bir araya gelerek su krizi, tarımsal kirlilik, sanayi kaynaklı atıklar, madencilik faaliyetleri ve doğa tahribatına karşı ortak mücadeleyi güçlendirmeyi hedefliyor. EGEÇEP’in bu geniş kapsamlı yolculuğu; su hakkı, yaşam hakkı ve ekolojik adalet için bölgesel direnişleri bir araya getiren önemli bir dayanışma adımı olarak değerlendiriliyor.



