Uşak susuz kalıyor. Aylardır süren kuraklık, yükselen sıcaklıklar ve su yönetimi şehrin üzerine kabus gibi çökerken, sonunda o gün geldi çattı. Belediye resmi olarak su kesintilerine başladı. Şimdilik bazı mahallelerde uygulanan planlı kesintiler, aslında çok daha büyük bir sorunun sessiz habercisi gibi. Uşak susuz kalıyor.
Bu krizde yalnızca su eksik değil. Aynı zamanda açıklama da yok, sorumluluk da yok, çözüm de yok. Belediyeden ve diğer kamu kurumlarından gelen tek şey; birkaç satırlık duyurular ve mahalle mahalle yayılan kesinti listeleri olmaya başladı. Bu duyuruların arkasında ne bir strateji var, ne de kamuoyunu rahatlatacak bir vizyon.
Önlem alınmalıydı, neden bu kadar geç kaldınız?
Uşaklılar haklı olarak öfkeli. Son yıllarda art arda gelen kurak yazlara rağmen, ciddi bir önlem alınmadı. Ne yeni su kaynakları yaratıldı, ne mevcut altyapı güçlendirildi, ne de kamuoyuna gerçek verilerle bilgi sunuldu. Susuzluk bir anda gelmedi, bu bir sürecin sonucuydu. Ve şimdi herkesin aklında tek bir soru var:
“SU BİTENE KADAR NEREDEYDİNİZ?”
Barajlar alarm veriyor, Murat Dağı sessiz: Uşak’ta su yok!
Kentin içme suyu ihtiyacını büyük oranda karşılayan barajlar doluluk açısından tarihi düşük seviyeleri görmüş durumda. Alternatif su kaynaklarından biri olan Murat Dağı’ndaki su havzaları ise yıllardır madencilik tehdidi altında. Yetmedi, yer altı su seviyeleri de hızla düşüyor. Tarımsal sulama için kontrolsüzce çekilen yeraltı suları hem köylüyü susuz bırakıyor, hem de kentin geleceğini tehlikeye atıyor.
Siyasiler nerede? Kurumlar neden sessiz?
Uşak'ın dört bir yanında su kesintileri yaşanırken; ne milletvekillerinden ne valilikten ne de belediye meclisinden detaylı bir açıklama yapıldı.
Belediyenin sosyal medya duyuruları dışında, kameraların karşısına geçip halka açık bir bilgilendirme toplantısı yapan bir yetkili henüz çıkmadı. Kriz ortamında halktan gizlenen bilgiler, kamuoyunda tepki yaratıyor.
Sadece vatandaş değil, uzmanlar da sesleniyor:
Kriz masası kuruldu mu?
Acil eylem planı hazır mı?
İçme suyu garantimiz var mı?
Tarım nasıl etkilenecek?
Kurumlar arası koordinasyon sağlandı mı?
Cevap yok.
Ne yapılmalı? Su varsa bile, yönetim yok!
Bu kriz yalnızca fiziki bir susuzluk değil; aynı zamanda bir yönetim, şeffaflık ve planlama krizi. İşte bu noktada çözüm, yalnızca birkaç damla su bulmakla değil; halkı sürecin içine katmakla mümkün olur.
Bürokratların acil olarak çeşitli açılış, ziyaretler, düğün dernek gibi katılımı bırakıp tatil sevdasından çıkarak Uşak’ın sorununa el atmalıdır. Uşak’ın acil olarak yapması gerekenler ise; Acil Su Krizi Eylem Planı ilan edilmeli. Valilik, Belediye, İl Özel İdaresi, DSİ ve diğer kurumlar halka hesap vermeli. Siyasiler kameraların karşısına geçmeli. Tüm veriler açık kaynak olarak paylaşılmalı. Suyu bilinçli kullanma çağrısı sadece afişlerle değil, uygulamalı politikalarla desteklenmeli. Kırsal alanlarda tanker destekli su tedariki planlanmalı. Tarımsal sulama sistemleri modernize edilmeli.
Bu suskunluk daha tehlikeli: Halk yalnız bırakıldı!
Uşak halkı yalnız bırakılmış hissediyor. Kendi geleceği için kaygılı, çocuklarının içecek su bulup bulamayacağını merak ediyor. Her gün biraz daha artan sıcaklık ve kesilen su, insanların psikolojisini de etkiliyor. Yetkililerin bu sessizliği, sadece su değil, güven de kaybettiriyor.
Bugün susuz kalanlar, yarın sokakta olabilir
Su sadece bir yaşam kaynağı değil, aynı zamanda sosyal barışın da temelidir. Susuzluk büyürse, şehirde kaos çıkar, insanlar karşı karşıya gelir. Bu kriz ertelenemez. Uşak suyun tükendiği yerde değil, çözümün bittiği yerde duruyor. Ve çözüm, susanlarda ve suyu planlı kesenlerde değil, konuşanlarda ve harekete geçenlerde gizli. UŞAK SUYUNU GERİ İSTİYOR!..