Manşet

Ayaklı Tarih “Mehmet Keyvanoğlu”

(ÖZEL HABER) - Uşak’ın tarihine ışık tutan, araştırmacı kişiliğiyle tüm Uşaklılar tarafından tanınan Uşak Tanıtım ve Kültür Gönüllüleri Derneği’nin Başkanı ve aynı zamanda saatçilik ata mesleğini sürdüren Mehmet Keyvanoğlu, yazdığı kitapları anlattı.

Uşak Sevdalısı Mehmet Keyvanoğlu, Uşak’ı araştırıp yazmayı sürdürüyor. Yaptığı çalışmalarla Uşak’ın tarihine ışık tutan Mehmet Keyvanoğlu yazarlık kapsamına ilişkin; “Ben Mehmet Keyvanoğlu. 1960'ın son günlerinde Uşak'ta dünyaya geldim. İyi ki Uşak'ta doğdum. Uşak’ımızı seviyorum. İlkokulu ve ortaokulu uşakta okuduktan sonra sonra liseyi İstanbul Beyoğlu Atatürk Erkek Lisesi’nde bitirdim. Şu anda dede mesleğimiz olan saatçilik mesleğine devam ediyorum. Aynı zamanda da Uşak sevdasını meslekle beraber yürütmeye gayret ediyorum. Yazarlık genlerden gelen birşeydir. Babam Fahrettin Keyvanoğlu araştırmayı çok seven, düzgün bir insandı. Mutlaka onun genlerinden gelen birşey ki ben ve abim Uşak'la ilgili kitaplar yazıyoruz. Ben ilk olarak 1976-1977 yıllarında Uşak Başak gazetesinde köşe yazıları yazdım, köşe yazarlığı yaptım. Daha sonra Uşak'ta yayınlanan birçok gazetede ve internet sitesinde köşe yazarlığı yaptım. Bunların toplamıyla da bir kitap çıkartmaya karar verdik. İlk kitabımız olan Uşak'ta Su Kültürü adlı kitabımızı yayınladık. Normalden fazla basmamıza rağmen o kadar çok kısa sürede bitti ki bu bizi daha çok yazmaya teşvik etti” şeklinde konuştu.

Yazdığı kitaplar hakkında bilgi veren Keyvanoğlu; “Bizim sevdamız Uşak olduğu için benim tüm kitaplarımın konusu Uşak üzerinedir. Uşak'ta Su Kültürü adlı kitabın Türkiye'de bir benzeri olduğunu zannetmiyorum. Sadece yanılmıyorsam Bursa'da ve İstanbul’da bu konuyla alakalı bir kitap görmüştüm. Bizimkisi taşra olarak ilktir ve kitap kısa sürede bitti. Ancak şu an ikinci baskısı hazır, genişletildi, basıma girecek. İkinci kitabımız Banaz ve Köyleri’nin Tarihi ve Kültürel Değerleri’dir, o da bitti. Üçüncü kitabımız Ulubey İlçemizin Tarihi ve Kültürel Değerleri adlı, Ulubey ve köylerini anlatan bir kitabımızdır. O da bitmek üzeredir. Uşak merkezde 90 köy vardır. Uşak Merkez Köyler kitabının tamamı hazırlandı, basıma hazırdır. Sivaslı İlçesi ve Köyleri, kitabımız bitti. Karahalılı İlçesi ve Köyleri bitti. Bunlar basıma hazırdır. Şu anda Eşme ilçesi ve köyleri için çalışıyoruz. Bunun haricinde Uşak Belediyesi'nin basmak için benden aldığı, kesinlikle bir ücret talep etmediğimiz Uşak'ta Yemek Kültürü kitabımız var” dedi.

Kurtuluş Savaşı'nda Uşak'ta Uçaklar adlı bir çalışması olduğunu ifade eden Keyvanoğlu, “Yaklaşık 1,2 aydır üzerine yeniden yoğunlaştık. Onu bitirmek üzereyim. Uşak'ta dede, yatır ve türbeler, inançlarla ilgili bir kitap çalışmam var. O da bitti sayılır. Uşak'ta Şifa Veren Eller isimli bir araştırmamız vardı. O da bitti. Ancak henüz basıma hazır değil. Faal çalışıyoruz, aynı anda 7-8 tane kitap yazmaya çalışıyorum.Bize şöyle bir soru geliyor: "Madem basılmıyor, niye çalışıyorsunuz?” Köylerde bir gün bile çok önemlidir. Mesela bakın şu anda biz yaz tatili dolayısıyla 1-1,5 ay kadar çalışmalarımıza ara verdik. Bu yüzden inanın benim içim gidiyor. Ara verdiğimizde ulaşacak olduğumuz insanların yakın zamanda vefat ettiğini öğreniyoruz. İnsan çok üzülüyor, kahroluyor çünkü asırlık çınarla konuşma fırsatı bulamadan hakka kavuşuyor. Bir köye gidiyoruz, mesela bir hafta önce olan çeşmenin çeşitli sebeplerle yıkıldığını öğreniyoruz. İnsan kahroluyor. Bu yüzden bir an önce kitaplarımızı bitirelim diyoruz. İster basılsın, ister basılmasın. Neticede biz bu topladığımız bilgileri üniversite öğrencilerimizle paylaşıyoruz. Üniversitede ki hocalarımızla paylaşıyoruz. Bunlar gerçekten çok önemli değerlerdir ve araştırmaya başladığımız bir köyü bir an önce bitirmemiz gerekiyor” diye konuştu.

Uşak Sevdalısı araştırmacı yazar Keyvanoğlu gençlere yönelik yaptığı açıklamada; “Biz kendimizi yazarak olarak değil de daha çok araştırmacı olarak görüyoruz. Ancak gençlere şunu söylemek isterim. Sorgulasınlar, araştırsınlar. Gerçekten bu çok önemlidir. Burada bir evi görmek veya bir yapıyı görmek çok önemli değildir. Bu yapının neden yapıldığını, neden yapılmış olabileceğini, kimi yaptığını öğrenmek ve sorgulamak çok önemli bir şeydir. Gençlere önce okumalarını tavsiye ediyorum. Mesela yine ben şahsımdan bahsedeyim. Kitabı okurken benim yanımda sürekli bir ajandam veya not defterim olur. Anlamadığım bir kelimeyi, güzel bulduğum bir kelimeyi veya araştırmam gereken bir cümleyi mutlaka bir yere not ederim. Çünkü söz unutulur, yazı kalır. Araştırmak gerçekten çok hoş birşeydir. Mesela yeni yetişen gençleri ben yanımda görmek isterim, derneğimizde de isterim yeter ki meraklı olsunlar. Bizde yaptığın işte samimiyet ve özveri çok önemlidir. Çünkü bizim bazen ne gündüzümüz belli oluyor ne de gecemiz belli oluyor. Her zaman söylediğim gibi hiçbir zaman maddi bir beklentimiz olmadı. Bu işler özveri ister. Bazen yemek yemiyorsun. Ben bu arada şunu da ilave edeceğim. Gecenin saat 12’sinde, 1’inde aradığım köy muhtarları oldu veya Uşaklı hemşehrilerimiz oldu. Hatta neredeyse ben saatin çoğu zaman farkına varmıyorum. Bir tarihin üzerinde teyit etmek için 2 gün oyalandığım oluyor. Çünkü bir yanlış bir kitabı götürür. Onun için çok titiz çalışmak lazım. Örneğin bir yazar arkadaşımızın yazdığı bir kitap vardı. Kendisi bana kaynak olarak kullanırsın diye getirdi. Daha ilk sayfasında iki tane affedilmeyecek bir hata gördüm ve ben bu kitabı kenara koydum. Bir hata, bir kitabı öldürür. Bir kitapta eksik olabilir. Bu doğaldır, bu bitmez. Bir kitabın ikinci, üçüncü baskısını yapsan da eksik bitmez ancak ısrarımız şu; yanlış olmasın. Çünkü neden? Benden siz alacaksınız, kaynak göstereceksiniz. Sizden bir başkası olacak, bu hata sürüp giden bir hata olacak. Onun için bu çok titiz bir çalışma gerektiriyor” ifadelerini kullandı.