Manşet

Uşak’ta Siyaset, Su Krizi ve Maden Gerçeği Tartışılıyor

Gazeteci Karahan, su krizi, madencilik ve siyaset arasındaki ilişkiyi açık oturumda ele alarak Uşak’ın geleceği için uyarılarda bulundu.

Uşak’ta Siyaset, Su Krizi ve Madencilik Tartışmaları: Gazeteci Karahan Önemli Başlıkları Gündeme Taşıdı. Uşşak Şehir internet haber sitesinin imtiyaz sahibi Gazeteci İbrahim Ethem Karahan, iş insanı Kürşat Kaçargil ile gerçekleştirdiği açık oturumda Uşak’ın yıllardır çözülemeyen sorunlarını, su krizini, şehir siyasetindeki tıkanıklığı ve madencilik faaliyetlerinin etkilerini tüm yönleriyle ele aldı. Oturum, hem kamuoyunda yankı uyandırdı hem de “Uşak nereye gidiyor?” sorusunu yeniden gündemin merkezine taşıdı.

Karahan, gazeteciliğin temel amacının “şehrin meselelerine dertlenmek ve çözüm aramak” olduğunu belirterek, eleştiriye de önerilere de her zaman açık bir yayıncılık anlayışı benimsediklerini söyledi. “Demirel’in dediği gibi, barışmasını bilmeyen kavga etmesin. Biz açık iletişimin yanındayız” diyen Karahan, şehirdeki siyasi atmosferin ise giderek kapalı bir yapıya büründüğünü ifade etti.

İki diyabet cihazıyla vebal temizlenmez

Oturumun en çarpıcı bölümü, Tüprag Altın Madeni’nin Eşme Devlet Hastanesi’ne yaptığı diyabet cihazı bağışıydı. Karahan, bağışın kamuoyunda sempati kazanma amacıyla yapıldığını savunarak, şu sözlerle tepki gösterdi:

“Şehrin havasını, suyunu ve toprağını kirleten bir madeni, iki cihaz bağışıyla masum gösteremezsiniz. Uşak’a kalan fayda sınırlı; çevreye verilen zarar ise yüzlerce yıl sürecek.”

Karahan, madencilik faaliyetlerinin yalnızca çevreyi değil, şehrin siyasi yapısını da etkilediğini belirtti. Güçlü para trafiği sayesinde siyasilerin zaaflarının yakalandığını ve bunun da bir “örtbas düzeni” yarattığını söyledi.

Tarafsız Gazeteciliğin ‘Gri Bölge’ Mücadelesi

Programda gazeteciliğin zorluklarına da değinen Karahan, hiçbir siyasi aktörle angaje olmadıklarını belirterek, geçmişte hem iktidarı hem muhalefeti eleştirdiklerini hatırlattı:

“Özkan Yalım’ı da eleştirdik, Mehmet Çakın’ı da… Biz icraatın olduğu yerde dururuz. Yanlışı kim yapıyorsa, ona yanlış deriz.”

Eleştiri yaparken “denge” gözetme zorunluluğunun olmadığını belirten Karahan, “Üçse üç, beşse beş… Gördüğümüz yanlışı saklamayız” diyerek bağımsız yayıncılık çizgilerini vurguladı.

Uşak Siyasetinde Sessizlik, Renksizlik ve Nitelik Kaybı

Karahan’a göre Uşak siyaseti uzun süredir etkisini kaybediyor. Etkinliklerin niteliği düşmüş durumda ve şehirde siyasi canlılık her geçen gün azalıyor. Liyakat yerine sadakatin, bilgi yerine finansal gücün öne çıktığı bir düzen oluştuğu iddiası, oturumda en çok tartışılan başlıklardan biri oldu.

Şehrin can damarı çekiliyor. Uşak siyaseti giderek ıssızlaşıyor

Karahan, Uşak’ın geleceği için uzun soluklu planlar üretebilecek, donanımlı ve vizyoner kadrolara ihtiyaç olduğunu söyledi.

Belediyecilik: ‘Koltuk’ Değil, ‘Gelecek İnşası’

Programda belediyecilik anlayışı da masaya yatırıldı. Karahan, birçok yerel yöneticinin merkezi hükümetten gelen desteğe bağımlı kaldığını belirterek, belediyelerin öz kaynak yaratma kapasitesinin güçlü bir yönetimle artırılabileceğini söyledi. Yılmaz Büyükerşen’in Eskişehir’de yarattığı dönüşüm örnek gösterildi. Karahan, “Atatürk en kısıtlı imkanlarla bir ülke kurduysa, bir belediye de isterse kendi geleceğini kurabilir” dedi.

Su Krizi: “Uşak’ın Kalbi Duruyor”

Açık oturumda Uşak’ın ağır su krizi de detaylarıyla ele alındı. 30 yıldır yenilenmeyen altyapı, %50’ye yaklaşan kayıp-kaçak oranları ve Baltalı Göleti’ndeki suyun tükenmesi şehirde büyük bir alarm oluşturuyor. Kuyu projelerinin neden hayata geçirilmediği, belediye ve merkez hükümet arasındaki siyasi çekişmelerin su yönetimini nasıl aksattığı tartışıldı. Karahan, iki tarafın da karşılıklı suçlamayı bırakıp acil bir ortak eylem planı hazırlaması gerektiğini söyledi.

Madencilik: “Türkiye madene değil, ilkel yönteme karşı olmalı”

Karahan, Türkiye’nin madenciliğe karşı olmadığını, ancak çevreyi tahrip eden yöntemlere karşı çıkması gerektiğini belirtti. Gelişmiş ülkelerin kendi topraklarında uygulamadıkları kirletici sanayileri gelişmekte olan ülkelere yönlendirdiğini anlattı. Altın madenciliğinden elde edilen %5’lik gelire karşılık ödediğimiz bedelin çok daha büyük olduğunu vurguladı.

Programın sonunda Karahan, siyasetin yeniden tanımlanması gerektiğini söyleyerek, pahalı kampanyaların değil sokakta halkla temasın değerli olduğunu ifade etti. Gerçek siyasetin borç ödemek, altyapı yapmak, parklar inşa etmek ve ihtiyaç sahibine el uzatmak olduğunu ve şehrin geleceği için somut adımlara ihtiyaç olduğunu vurgulayan Karahan, tüm bu başlıkları Uşaklıların yorumuna bıraktı.