Uşak’ta Tarih Taşlara Kazınmış: Kaya Resminde Bozkurt Başlı Tuğ Mu Var?
Uşak Tanıtım ve Kültür Gönüllüleri Derneği fotoğrafçısı Alp Arslan Dur, sosyal medya hesabında paylaştığı bir kareyle yeni bir kültürel tartışmanın kapısını araladı. Uşak kırsalında yer alan kaya resimleri arasında tespit edilen, göğe dönük bir tuğun tepesinde bozkurt başını andıran bir figür, bölgedeki kaya sanatı hakkında yeni sorular ortaya çıkardı.
“Taşlara kazınan bir sancak, göğe bakan bir baş…” cümleleriyle başlayan Dur’un paylaşımı, bölgenin tarihsel ve mitolojik mirasına farklı bir pencereden bakıyor.
İncelenen figürün, ilk bakışta alışıldık bir kaya çizimi gibi görünse de, daha yakından bakıldığında Türk tarihinin derin sembollerini çağrıştırdığı düşünülüyor. Bozkurt başı ve tuğ kombinasyonu, özellikle Orta Asya Türk topluluklarında hakanlık, kutsallık ve koruyuculuk anlamlarıyla öne çıkan güçlü simgeler arasında yer alıyor.
Alp Arslan Dur, bu yeni tespiti şu sözlerle yorumluyor: “Daha önce mızrak tutan figürler, av sahneleri ve eski alfabe benzeri çizimler görmüştük. Ancak bu betimleme, sanki bir hükümdarın tuğu ya da bir savaşçının sonsuzluk işareti gibi. Gören herkesi düşünmeye itiyor.”
Kaya yüzeyine oyulmuş bu sembolik şeklin, salt bir süsleme değil; bir anlatının, bir hatıranın, belki de bir inancın dışa vurumu olduğu ihtimali güçleniyor. Uşak’ta daha önce de karşılaşılan figüratif tasvirler, bölgenin kadim bir yerleşim ve kültürel geçiş noktası olduğunu kanıtlar nitelikte. Araştırmacılar, bu tür buluntuların bilimsel olarak belgelenip detaylı analizlerle desteklenmesi gerektiğini vurgularken, yerel tarih meraklıları ve arkeologlar figürün yorumlanmasında temkinli ama heyecanlı.
Kırsal Uşak’ta Sessiz Tanıklar
Uşak kırsalındaki bu tarz kaya resimleri, arkeolojik kazılar yapılmadan da bize geçmişin kodlarını fısıldıyor. Özellikle Banaz, Sivaslı ve Eşme çevresindeki yamaç ve vadilerde görülen taş üzeri çizimler, sadece sanat değil; bir halkın hafızası olarak kabul ediliyor.
Kültürel Mirasın İzinde
Bu keşif, Uşak’ın yalnızca tekstil ve termal kaynaklarıyla değil; taşa işlenmiş geçmişiyle de kültürel bir hazine olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Dernek yetkilileri, bu tür buluntuların kamuoyunda daha fazla farkındalık yaratması için dijital sergiler ve belgesel çalışmaları planlıyor.