Göğem Zafer Anıtı, Kurtuluş Savaşında Yunan orduları Başkomutanı General Trikopis’in 5. Kafkas Tümen Komutanı Kurmay Albay Dadaylı Halit Akmansu tarafından teslim alındığı tepe üzerine dikilmiştir. Uşak Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve aynı zamanda Tema Vakfı Uşak İl Temsilcisi olan Prof. Dr. Barış Metin, Göğem Zafer Anıtı’na ilişkin yaptığı açıklamada; “26 Ağustos 1922'de Türk ordusu Kocatepe'den başlayarak Afyon'a doğru büyük taarruzu başarıyla gerçekleştirmeye başladı. Yunan kuvvetleri bütün mevzilerde geri çekilerek Dumlupınar'da tekrar savaşma kudretini gerçekleştirmeye çalıştı. 30 Ağustos 1922 tarihinde Türk kuvvetleri Dunpınar'da mutlak zaferi gerçekleştirdi. Yunan kuvvetleri bütün birlikleriyle birlikte bozgun halde Izmir'e doğru kaçışa başladı. Bu dönemde 2 Eylül 1922'de Yunan orduları daha doğrusu Küçük Asya orduları Başkumandanı Trikupis Uşak'ta bugün bulunduğumuz coğrafyada Türk ordusuna, Türk kuvvetlerine teslim olmak durumunda kaldı. 2 Eylül 1922 akşam saatlerinde Karacahisar köyüyle Şihhasanköy arasında Uluyol mevkiinde Kusura Boğazı'nda Yunan Orduları Başkumandanı Trikopis mahiyeti ve yaklaşık 6 bin kişilik askerleriyle birlikte Türk ordusuna teslim olmak zorunda kaldı. Ahmet Çavuş beraberindeki arkadaşlarıyla birlikte trikopisi esir alarak bugünkü içinde bulunduğumuz ve o gün 5. Kafkas kolordusu kumandanı Dada ile Halit Bey'in karargahının bulunduğu Güven Köyü'ne getirildi. Akşamüzeri esir alınan trikopis 22.30 sıralarında bu köye getirildi. Burada geceyi geçirdi ve sabah erken saatte Uşak'a, Mustafa Kemal Paşa ve Ismet Paşa huzuruna çıkarılmak üzere Uşak'a getirildi” dedi.
Trikopis’in ilk önce Ismet Paşa ile görüştüğünü Ismet Paşa’nın kendisine gayet kibar ve nazik bir şekilde davrandığını Trikopis’in hatıralarında belirttiğine değinen Prof. Dr. Barış Metin, “İsmet Paşa’nın endişeli görünen trikopisi sakinleştirdiğini çay ikram ettiğini ifade etmektedir. Akabinde o dönem Kaftancıların evi olarak bilinen bugün Etnografya ve Atatürk Müzesi olarak Uşaklıların bildiği, halkımızın bildiği eve götürülmüştür ve Mustafa Kemal Paşa'nın huzuruna getirilmiştir. Mustafa Kemal Paşa trikopise üzülmemesi gerektiğini Napolyon'un dahi esareti yaşadığını böyle hadiselerin askerlerin başına gelebileceğini ifade ederek onu sakinleştirmeye çalışmıştır. Ona bir general gibi davrandığını trikopis kendi hatıralarında ifade etmektedir. Mustafa Kemal Paşa trikopise sivil halka neden zulmettiğini sormuştur. Neden evleri yaktıklarını sormuştur. Trikopis asla böyle bir emir vermediğini, kendisinin bilgisi dahilinde olmadığını bu gelişmelerin ifade etmiştir. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa demek ki ordularınıza hakim olamayacak bir kudretteydiniz diyerek eleştirilerini yapılanlara karşı itirazlarını ifade etmiştir” şeklinde konuştu.
Yunan orduları başkumandanı olduğunu trikopis’in bilmediğini ifade eden Prof. Dr. Barış Metin, konuşmasında; “Trikopis'in Uşak'ta Mustafa Kemal Paşa'nın huzuruna çıkarılmadan önce trikopisle ilgili yaşanılan bir gelişme oldukça ilgi çekicidir. Yunan orduları başkumandanı olduğunu trikopis bilmemektedir. Ya da üniformasında Yunan orduları Başkumandanlığına dair bir apolet bulunmamaktadır. Çünkü 28 Ağustos 1922 tarihinde kendisi Asya orduları kumandanı olarak tayin edilmiştir. Kendinden önceki Başkumandan Hacıanestis, Izmir'den mağlubiyeti görerek Yunanistan'a kaçmak durumunda kalmıştır. Bunun üzerine Başkumandan tayin edilen trikopis bu gelişmelerden savaş koşulları gereği haberdar olamamıştır. Mustafa Kemal Paşa kendisinin Küçük Asya Orduları Başkumandan atandığı haberini vermiştir. Ve bir gün önce de trikopise apoletleri uşaklı kadınlar tarafından üniformasına nakşedilmiştir. Ve Mustafa Kemal Paşa'nın karşısına o apoletli üniformasıyla Yunan Orduları Başkumandanı çıkarılmıştır” sözlerini kullandı.
Yunan orduları başkumandanının Uşak'ta esir alınması Milli Mücadele'yi nasıl etkilediği hususunda Prof. Dr. Barış Metin, “Lunlupınar mağlubiyeti sonrası Salihli bölgesinde yeni bir mukavemet bölgesi, yeni bir mukavemet alanı oluşturmaya çalışan Yunan karargahı kendi ordularının başkumandanının dahi Uşak'ta esir alınması üzerine Bu hülyalarını da unutmak durumunda kalmıştır ve Yunan bozgunu şeklindeki Izmir'e doğru kaçış kontrolsüz bir şekilde Yunan kuvvetleri açısından devam etmiştir. Yunan Orduları Başkumandanı'nın Uşak'ta esir alınması, Yunan, Asya rüyasını tamamen ve ebediyete kadar sonlandırmıştır. Yaklaşık iki yıl iki gün işgal altında kalan Uşak, çok büyük acılar yaşamıştır. Işgal döneminde can, mal ve namusa çok büyük saldırılar gerçekleştirilmiştir. Uşak halkı işgal yıllarında yaşadıkları acılara rağmen özgürlüğe, hürriyete olan inancını yitirmemiştir. Mustafa Kemal Paşa önderliğinde gerçekleştirilen milli mücadele ile 1 Eylül 1922'de hem de Yunan orduları başkumandanına esir alarak zaferi kazanmıştır. Uşak’ımızın hürriyetini, bağımsızlığını tebrik ediyorum. Ilelebet Türk yurdu kalması dileklerimle nice yüzyıllarda Uşak halkı övüşle ve Kıvanç'la yaşamasını azledi” ifadelerini kullandı.