ÜRETENDE, ÇALIŞANDA DEĞİŞMEK ZORUNDA
Köşe Yazarları
18.01.2021 - 17:35, Güncelleme:
18.01.2021 - 17:35 2826+ kez okundu.
ÜRETENDE, ÇALIŞANDA DEĞİŞMEK ZORUNDA
İlimizde var olan sektörleri incelerseniz, birçoğunun dünyadaki gelişmelere göre uyumlu sektörler olamadığını hemen görürsünüz.
Bir zamanlar dünyada ticaret bu kadar serbestleşmediğinden, ürünlerimiz dünyada rağbet görüyordu. Aynı zamanda ürünlerimiz iç piyasada da rakipsiz mallar gibiydi. Ta ki Çin’in mallarının dünya piyasalarına girmesine kadar bu devam etti.
Sadece bu mu bizi etkiledi? Hayır. Zaten Çin malları dünyada serbest dolaşmaya başlamadan önce bizler biraz daha fazla kazanmak amacı ile kalkınmış ülkelerin yapmadığı hataları yaptık.
Ülkemiz 24 Ocak Kararları ile dünya ticareti oyuncularından bir olmaya karar vermişti. O dönemi hatırlayanlar bilir, Gelen yabancı yatırımcıları, kılıç kalkan, dansöz ve çiçeklerle karşılar, kral sofralarında ağırlardık. Sonra ne oldu; bizlerden bir şey almadıkları gibi, hepsi bize mal satmaya çalıştılar. Hiç biri, ülkelerinin ürünlerini burada satarken nakliyede cebimize kalsın diye burada fabrika kurmadılar. Hatta parmakla sayılacak birkaç firmanın dışında hiç biri bırakın fabrika kurmayı, ürünlerinin paketlemesini bile burada yaptırmayıp, bunu dahi ülkelerinde yaptırdılar. Kendileri açısından çok haklıydılar. Başka ülkenin insanına iş vermek yani istihdam yaratmak istemiyorlardı. Sadece sorunları bunlarda değildi. Diğer bir sorun daha vardı. Başka Ülkeye fazla vergi vermek istemiyorlardı. Hele, hele sattıkları mallarının üretimini öğretmeyi hiç düşünmediler. Dünyada, günümüz ekonomik kaideleri böyle. Durum böyle olunca kimseyi suçlayamıyorsunuz.
Peki, il olarak bizler neler yaptık? Kendi kafamızdaki iktisadi yaklaşımı hemen uyguladık. Çünkü Öğrendiğimiz ucuz Anadolu tüccarı kültürü, bize; “uyanık ol, hemen kazan” öğretisini kulağımıza fısıldadı. Öğle ya her gün bir altın yumurta almaktansa, bir an evvel kazı kes, tüm yumurtaları al. Bu daha güzeldi. Ama iş ve zaman formülünü unuttuğumuzu kazı kestiğimizde anladık.
İhracat yaptığımız ülkelere satış temsilcilikleri açmak yerine, nakliye cebimize kalsın, işçilikten yırtalım derken, işi başka ülkelere öğrettik. O ülkenin insanına iş verdik. Kalifiyeli iş gücü yarattık. O ülkenin sosyal güvenlik kurumlarına, vergi dairelerine ödemeler yaptık.
Neyse. Bunlar geldi geçti. Şimdi önümüze bakma zamanı. Kendimize kızma. Birilerini suçlama zamanı değil. Yaşadıklarımızdan ders alma. Tecrübe kazanma zamanı.
Eğer gelecekte, eskisi gibi “ yüz ölçümü, nüfusu değil, ekonomisi büyük bir Uşak” istiyorsak, geleceğin sektörlerine ve üretim şekillerine bir an önce yönelmemiz lazım.
Sizler geleceğin sektörlerine yatırım yaparken çocuklarımızın da bu işletmelerde çalışabilmesi, üretime katkı vermesi için eğitimlerini ve mesleklerini buna göre seçmeleri gerekir. Artık gelecekte başarı, üreteninde, çalışanında bu gün başlayan değişimlerinde saklı.
Şen ve Esen kalın. A. Tufan Güven.
İlimizde var olan sektörleri incelerseniz, birçoğunun dünyadaki gelişmelere göre uyumlu sektörler olamadığını hemen görürsünüz.
Bir zamanlar dünyada ticaret bu kadar serbestleşmediğinden, ürünlerimiz dünyada rağbet görüyordu. Aynı zamanda ürünlerimiz iç piyasada da rakipsiz mallar gibiydi. Ta ki Çin’in mallarının dünya piyasalarına girmesine kadar bu devam etti.
Sadece bu mu bizi etkiledi? Hayır. Zaten Çin malları dünyada serbest dolaşmaya başlamadan önce bizler biraz daha fazla kazanmak amacı ile kalkınmış ülkelerin yapmadığı hataları yaptık.
Ülkemiz 24 Ocak Kararları ile dünya ticareti oyuncularından bir olmaya karar vermişti. O dönemi hatırlayanlar bilir, Gelen yabancı yatırımcıları, kılıç kalkan, dansöz ve çiçeklerle karşılar, kral sofralarında ağırlardık. Sonra ne oldu; bizlerden bir şey almadıkları gibi, hepsi bize mal satmaya çalıştılar. Hiç biri, ülkelerinin ürünlerini burada satarken nakliyede cebimize kalsın diye burada fabrika kurmadılar. Hatta parmakla sayılacak birkaç firmanın dışında hiç biri bırakın fabrika kurmayı, ürünlerinin paketlemesini bile burada yaptırmayıp, bunu dahi ülkelerinde yaptırdılar. Kendileri açısından çok haklıydılar. Başka ülkenin insanına iş vermek yani istihdam yaratmak istemiyorlardı. Sadece sorunları bunlarda değildi. Diğer bir sorun daha vardı. Başka Ülkeye fazla vergi vermek istemiyorlardı. Hele, hele sattıkları mallarının üretimini öğretmeyi hiç düşünmediler. Dünyada, günümüz ekonomik kaideleri böyle. Durum böyle olunca kimseyi suçlayamıyorsunuz.
Peki, il olarak bizler neler yaptık? Kendi kafamızdaki iktisadi yaklaşımı hemen uyguladık. Çünkü Öğrendiğimiz ucuz Anadolu tüccarı kültürü, bize; “uyanık ol, hemen kazan” öğretisini kulağımıza fısıldadı. Öğle ya her gün bir altın yumurta almaktansa, bir an evvel kazı kes, tüm yumurtaları al. Bu daha güzeldi. Ama iş ve zaman formülünü unuttuğumuzu kazı kestiğimizde anladık.
İhracat yaptığımız ülkelere satış temsilcilikleri açmak yerine, nakliye cebimize kalsın, işçilikten yırtalım derken, işi başka ülkelere öğrettik. O ülkenin insanına iş verdik. Kalifiyeli iş gücü yarattık. O ülkenin sosyal güvenlik kurumlarına, vergi dairelerine ödemeler yaptık.
Neyse. Bunlar geldi geçti. Şimdi önümüze bakma zamanı. Kendimize kızma. Birilerini suçlama zamanı değil. Yaşadıklarımızdan ders alma. Tecrübe kazanma zamanı.
Eğer gelecekte, eskisi gibi “ yüz ölçümü, nüfusu değil, ekonomisi büyük bir Uşak” istiyorsak, geleceğin sektörlerine ve üretim şekillerine bir an önce yönelmemiz lazım.
Sizler geleceğin sektörlerine yatırım yaparken çocuklarımızın da bu işletmelerde çalışabilmesi, üretime katkı vermesi için eğitimlerini ve mesleklerini buna göre seçmeleri gerekir. Artık gelecekte başarı, üreteninde, çalışanında bu gün başlayan değişimlerinde saklı.
Şen ve Esen kalın. A. Tufan Güven.
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.