Ergün, tıbbi detoksun “trend diyetlerden” farklı olarak bilimsel mekanizmalara dayandığını ve kişiye özel planlanan bir süreç olduğunu vurguladı.
Doğal Detoks Sistemleri Yetersiz Kalabiliyor
Dr. Ergün, karaciğer, böbrek, bağırsak, akciğer ve cildin vücudun doğal detoks mekanizmaları olduğunu hatırlatarak, “Çevresel toksinler, işlenmiş gıdalar, stres ve uyku düzensizlikleri bu sistemlerin yükünü artırıyor. Tıbbi detoks, bu noktada devreye girerek vücudun kendi sistemlerini desteklemeyi ve hücresel düzeyde dengeyi yeniden kurmayı hedefliyor” dedi.
Hangi Mekanizmalar İşler?
Ergün, tıbbi detoksun temel mekanizmalarını şu şekilde sıraladı:
Karaciğer: Zararlı maddeleri biyotransformasyon süreçleriyle etkisiz hale getirir. Bu dönemde beslenme düzenlemeleri ve özel takviyeler uygulanır.
Bağırsak: Atıkların dışarı atılmasında kritik rol oynar. Prebiyotik ve probiyotik desteği ile flora dengelenir, SIBO gibi sorunlar tedavi edilir.
Böbrekler: Suda çözünebilen toksinlerin süzülmesini sağlar.
Antioksidan Sistem: Serbest radikalleri nötralize ederek hücre hasarını önler. Glutatyon, C vitamini ve farklı antioksidanlar bu süreçte destekleyici olarak kullanılır.
Ağır Metal Detoksu: Hastaya uygun şelasyon tedavileri planlanabilir.
Mikrobiyota ve Lenf Drenajı: Bağırsak sağlığı ve lenf sisteminin düzenlenmesi detoks sürecine katkı sağlar. Bu noktada nöral terapi, ozon, manuel terapi gibi yöntemler uygulanabilir.
Kimler İçin Uygun Değil?
Her tedavi yönteminde olduğu gibi tıbbi detoksun da bazı risk gruplarına uygun olmadığını hatırlatan Dr. Ergün, “Akut enfeksiyonu bulunan, yeme bozukluğu yaşayan, hamile ya da emziren kadınlar ile ciddi kalp ve böbrek hastalığı olan kişilerde dikkatli olunmalıdır” uyarısında bulundu. Uşak’lı uzman doktorun açıklamaları, sağlıklı yaşam arayışında olan vatandaşlar için yol gösterici nitelik taşıyor. Tıbbi detoksun kişiye özel ve bilimsel temelli bir süreç olduğu vurgulanıyor.